Galatasaray’ın ontolojik sorunu – Gala Sözlük
galatasaray'ın ontolojik sorunundan faydalanan böcekler bir kenarda bizim alaylı-mektepli / liseli-üniversiteli / sporcu-dernekli gibi suni ayrımlarla kavga etmemizi keyifle izlerken bir yandan atm'den bizlerin paralarını çekmekle meşgul. beşiktaşlı ve fenerliler kalamışta içkilerini içerken bizle ahmet cömertte, aslantepe de maç kovalamaktayız.

galatasaray'ın bu ontolojik sorunu bana hep islamiyetin ilk dönemindeki irtidat olaylarını anımsatır. bu örnekle işbu entry'i tamamlıyorum. hazreti muhammed (s.a.v) vefat edince kendi akrabaları ve yakın dostları olan sahabelerin (isim verip ortamı gerip bu başlığın amacından uzaklaşmasını istemiyorum ama merak edenler mürtet, sahte peygamber, imam filan diye ansiklopedilere baksınlar yahut o çok övülen sahabelerin akıbetlerine taberi tarihinden filan da bakabilirler) yarıya yakını islamiyetten döner yahut cebraili gördüğünü söyleyip peygamberlik ilan eder hepsi hepi topu 2-3 ay içinde olur. neyse kılıç zoruyla bastırılan ve ridda savaşları olarak geçen bu muharebeler silsilesi sonrasında ortalık yatışır bu seferde sözüm ona hilafet mücadelesi başlar sadece birkaç sene sonra orada da yüz binlerce müslüman birbirini öldürür. gerçek müslümanlardan abdurrahman bin avf'ın şöyle bir sözü nakledilir; islamiyetin temel sorunu her müslümanım diyeni müslüman kabul etmektir, nereden belli senin müslüman olduğun, namaz kılmandan mı müslümanım demenden mi?

hakkaten de bu örnek galatasarayın onotolojik sorununa çok iyi uyuyor... öyle ki nereden belli senin gerçek galatasaraylı olduğun? diplomandan mı eşin dostundan mı? ne belli truva atı olmadığın at kafası...